

Fotoğraf: Rosyid Arifin: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/adam-alan-yaz-kirsal-bolge-13882449/
Fotoğraf: Abdul batin: https://www.pexels.com/tr-tr/fotograf/adam-kirsal-bolge-ciftlik-ciftci-13034936/
Yazar : Wageningen news
Pestisitlerin kullanımı çokça tartışılan bir konu. Kağıt üzerinde pestisit kullanımını dikkate değer bir miktarda düşürmek bazı akıllıca müdahalelerle mümkün, ama iş sahaya geldiğinde kazın ayağının pek öyle olmadığı ortaya çıkıyor. Başarılı bir yeşil inovasyon; bitki yetiştirme, teknoloji, ekoloji ve davranış bilimleri bilgisini gerektirir.
İstatistikleri incelediğimizde pestisitlerin tarla bitkileri ve meyvecilik için kilit bir rolü hala oynadığı açıktır. Her yıl Hollanda’da 9.000.000 kg’dan fazla pestisit satılmaktadır. Pestisitler içinde de fungisit ve herbisitler ağırlıkta, glyphosate (glifosat) satış miktarı 700.000 kg tutuyor. Çiftçiler bu ürünlere dünyanın parasını iyi bir hasat elde edebilmek (miktar olarak) ve ürünlerinin kalitesini korumak amacıyla ödüyorlar. Eğer bu paraları ödemeselerdi Hollanda patates rekoltesi Phytophtora infestans sebebiyle çok daha az olacak, ve çiçek soğanları gibi ihraç edilen ürünler bitki virüsleriyle kötü biçimde zarar görürdü.
Yüzey Suyu
Pestisit kullanımının iz bırakacağını öngörmek için alim olmaya gerek yok. Tabii ki bu kalıntılar biyoçeşitliliği riske atar çünkü bir aktif madde aynı şekilde böceklere için de zararlı olabilir. Neonikotonoidler böcekler tarafından yapılan zararla mücadele ederler ama kalıntıları su böcekleri için de toksiktir. Su böcekleri, bir çok balık için besin kaynağıdır. 2014 senesinden beri pestisit kullanımı düşmekle birlikte yüzey suyu kalitesi standartları anlamında Hollanda, Avrupa birliği standartlarını sağlamaktan çok uzaktır.
Toprak bozunumu ve Arazi yönetimi profesörü Violette Geissen’in yaptığı araştırmaya göre; en yüksek miktar ve konsantrasyonda pestisit iç mekan toz örneklerinde bulunur, ve geleneksel çiftçilerin maruziyeti daha da fazladır. Ama tehlikeli pestisit kalıntı karışımları neredeyse bütün ekosistem matrislerinde tespit edildi.
Geissen : EFSA(European Food Safety Authority)nın çevredeki pestisit dağılımıyla ilgili öngörüleri pestisitlerin havadaki dağılımı (wind erosion) ve buna benzer uzun mesafe taşınımlarını göz önüne almaz. Bu sebeple bir çocuğun ya da hamile bir kadının bir soruna yol açmaksızın bu saçıntıdan ne kadar havayı içine çekmesinin gerektiğini bilmiyoruz. Çünkü hava ve ev tozları izlenmiyor, biz de ölçüm almadığımız için sanki bu konuda bir sorun yokmuş gibi davranıyoruz. Bu maruziyetlerin olası etkilerini dikkate almamız gerektiğini düşünüyorum
Pestisitlerin toksikolojik etkileri üzerine çalışmalar yapılsa bile pestisit karışımları için bu çalışmalar yapılmıyor. Geissen’e göre; hücreler ve hayvanlar üzerinde yapılacak araştırmalar bu konuya ışık tutabilir ve nihayetinde bunlarında da toksikolojik normları oluşturulabilir.
Şu anda ev tozlarında bulunan pestisit karışımlarına maruz bıraktığımız bağırsak mikrobiyomu ile akciğer ve bağırsak hücrelerini kullanarak deneyler yapıyoruz. Ayrıca pestisit karışımlarının topraktaki etkilerine; örneğin solucanların üremesi üzerindeki etkilerine bakıyoruz. Göründüğü kadar zor işler değil, ama bu araştırmaları yapmak için iradeye ihtiyacınız var
Giessen
“
Daha keskin sınırlar
Wageningen Ekonomik Araştırma’da kıdemli Bitki Sağlığı araştırmacısı olan Johan Bremmer “Pestisitlerin değerlendirme kriterleri yeni araştırmalar ışığında sürekli olarak netleştiriliyor.” Ayrıca ekliyor “Rachel Carson’ın 1962 basımı Silent Spring eseri yayımlandığından beri DDT’ye karşı oluşan bilincin açtığı yolu takip ediyoruz”
Pestisitlerin Neonicotinoid ve Glyphosate sırasıyla böcekler üzerindeki negatif etkileri ve Parkinson ile Kansere yol açma potansiyelleri yüzünden mercek altındalar.
Bremmer’in 2021 yılında The Future of Crop Protection in Europe raporunda gösterdiği gibi pestisit kullanımını azaltmak için çeşitli yöntemler vardır.
Bremmer : Daha dayanıklı çeşitler yetiştirmekte, mekanik yabani ot kontrolü yapmakta, ya da bir yazılım kontrolü ile doğru zamanda doğru pestisit uygulamakta tercih kılabilirsiniz. Bu sizi daha önce yaptığınız gibi takvime göre ilaçlama yapmaktan alıkoyar. Gerçi bu mahsülü değerlendirmek için ve zamanında önlem alabilmek için kahvede kağıt oynamak yerine tarlanıza sık sık gitmeniz anlamına gelir. Bu şekilde pestisit kullanımı ciddi miktarlarda azalabilir.
Bremmer ve arkadaşlarının çalıştığı bir senaryo çalışmasında; pestisitlerin yarıya düşürülmesi en yeni teknikler kullanıldığında bile özellikle buğday, mısır, domates ve üzümde ürüne bağlı olarak rekolteyi %30’a kadar düşürebilir. Bunun bir sonucu olarak hem ithalat mecburiyeti hem de fiyat artışları görülür.
Kullanımdaki farklılıklar
Bir süre önce Bremmer, meslektaşlarından birinin çiftlikler arası pestisit kullanım miktarları arasındaki farkı incelediğinde en çok kullanılan miktarlar en az kullanılan miktar arasında beş kata kadar farklılık göründüşünü söylüyor. En az kullanan ile en çok kullanan çiftçi arasında benzer performanslar olduğunu düşünün, o zaman pestisit miktarında azalma çok kolay ulaşılan bir hedef olurdu. Ama bu kadar kolay değil, çünkü deneyim, girişimcilik becerileri, risk değerlendirmesi ve maliyetler ile müşteri gereksinimlerini düşünmek gibi özellikler çiftçilikte çok önemlidir. yani pestisiti az kullananlar birazcık da çaba sarfederler ve çok pestisit kullananlarla eşitlenirler fikri temelsizdir. Çiftçilik becerileri bir sezonda edinilebilecek nitelikler değildir, işi yapmayı, iş üstünde olmayı gerektirir.
Geçtiğimiz yıldan bugüne Bremmer, çevreci yeniliklerin kullanımı konusunda tarımsal uygulamaların neden geride kaldığını araştıran bir Avrupa birliği projesi olan SUPPORT’un koordinatörlüğünü yürütüyor. Bremmer “Pek çok gelişme olmasına rağmen bunların tarımda uygulamaya girmeyişinin nedenlerini araştırmak, daha az pestisit kullanımı için çiftçileri nasıl ikna edebileceğimiz ile ilgili çok önemli bir soru”
Stratejileri birleştirmek
Mahsül uzmanları (Crop experts) ve çiftçilerden alınan dönütler yardımıyla yeni ve daha sağlam ve esnek çiftlik sistemlerinin kurulmasıyla pestisitlere olan ihtiyaç azaltıldı. Buradaki temel yaklaşım hastalık ve yabani otların yaşam döngüsünü bir noktada sekteye uğratmaktan geçiyor. Eğer bunlara rağmen pestisit kullanımı gerekiyorsa onu da hassas tarım tekniklerini kullanarak yapıyoruz.
Hollandadaki elma bahçelerine musallat olan fungisit tür sayısı yaklaşık olarak 20 dir. Elma çiftçilerimiz bir sezon boyunca yaklaşık olarak 25 kere ilaçlama yaparlar. Burada kilit rol rutubetindir. Nemli havalar fungi sporlarının çimlenmesini kolaylaştırır. Binaenaleyh eğer elma ağacını ve meyvesini kuru tutabilirseniz, bu fungilerin hayat döngüsünü kırmanın en kolay uygulanabilir stratejisi olacaktır.
WUR araştırmacıları elma ağaçlarını ve meyvelerini kuru tutmak için açılır kapanır çatı sistemi tasarladılar. Böylece ne kadar kuru elma o kadar az ilaçlama. Bu basit ama etkili yöntemin etkili olmadığı bir hastalık da var; Mildiyö (powdery mildew). Çünkü mildiyö kuru koşullarda da gelişebiliyor. Sonuçta enfekte dallara çok az bir fungisit kullanarak hassas ilaçlama yapılabilir. Eğer hiç fungisit kullanmamayı istiyorsak o zaman da dayanıklı çeşitler seçmeliyiz.
Avrupa pestisit kullanımını nasıl ölçüyor?
Pestisitler “Harmonized Risk Indicator” denen gösterge ile kategorilenir. Bunlar; Düşük riskli, Normal, Ikame adayı ve Yasaklı maddeler olarak sınıflandırılırlar.
Ağırlık faktörü düşük riskli maddeler için 1, normal maddeler için 8, ikame adayları için 16 ve yasaklı maddeler için 64’tür. Ülke başına toplam kullanımı elde etmek için satılan kilo sayısı ağırlık faktörü ile çarpılmalıdır. Kullanılan miktarlardaki herhangi bir değişiklik, 2015 ila 2017 referans yıllarındaki ortalama ile karşılaştırılır
Büyük tarım ticareti
Wageningen Plant Research’te tarla bitkileri üzerine araştırma yapan Pieter de Wolf’e kulak verelim;
de Wolf: Pestisit kullanımını azaltacak mebzul olasılık var olmasına rağmen konu ile ilgili somut bir tartışma yapmak gittikçe zorlaşıyor. Çünkü kutuplaşmanın olduğu yerde ayrıntılı tartışmalar yapamıyorsunuz, konu “sen Abdülhamit’i savundun” seviyesine çekiliyor. Glyphosate; zehirli, kimyasal ve doğal olmayan büyük tarım ticaretini temsil etmeye başladı. İnsanlar her şeyi mutlak iyi ve kötü olarak çerçeveliyorlar: ya pestisitlerin yanındasınız ya da karşısındasınız. Eğer uzmanlığıma dayanarak glifosat kullanımını dışlamak istemezsem beni hemen üretici Bayer’in adamı olmakla suçluyorlar. Oysa yapmaya çalıştığım şey mesleki birikimime dayanarak olası bir glyphosate yasağının sonuçlarının olumsuz yanları olabileceğini de söylemek. Hatta bence yasak, getirdiğinden daha fazla şey de götürebilir. Glyphosate yasaklanınca çiftçiler hemen başka daha az etkili ve daha riskli diğer kimyasallara yönelirler. Kimyasal olmayan yöntemlerin de dezavantajları var; yabani otlarla mekanik veya termik yöntemlerle savaşmak demek daha fazla tarla trafiği ve çok daha fazla enerji sarfiyatı demek. Daha az kimyasal kullanma arzusu, daha kötü bir iklime de yol açabilir.
Bu çok güzel makalenin tamamını telif yasaları sebebi çeviremiyoruz. makalenin tamamını aşağıdaki adresten okuyabilirsiniz.
Kaynak: https://www.wur.nl/en/news-wur/show-1/cut-pesticide-use-but-how.htm
güzel bir makale , bazı yerlerde cümleler düşük olduğu için tekrar tekrar okudum anlamak için, ama güzel ve yararlı bir çeviri, teşekkürler! Bir de ”sen Abdülhamit i savundun” yorumundan sonra çok konuya odaklanamadım… Bizim gibi birbirine karşı ötekileştirilmiş toplumlarda makalelerde tarihi-siyasi konulara atıflar yapıldığında, makalenin okuyucuyu etkileme gücü azalıyor çünkü okuyucu asıl konuya değil atıfa odaklanıyor.
Bir Üzüm yetiştiricisi olarak ileride yayınlayacağınız makaleleri merakla bekliyorum.
LikeLike
Ilginize çok teşekkür ederim. Öğrencilikle işi bir arada yürüten bir baba olduğum için çevirileri bir çok ayrı oturumda parça parça yapabiliyorum. Bu da yakındığınız probleme yol açabiliyor, bundan sonra daha dikkatli olacağım. Diğer eleştirilerinizde de haklısınız. Değerli zamanınızı ayırarak uyarma inceliği gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Saygılarımla
LikeLike